19 Kasım 2012 Pazartesi

Bulutların içinde,üstünde siyah torbalar..

        Havalar soğudu..Bulutların içinde ,üstünde siyah torbalar..
        Camlarda buğu olurdu sobanın üstündeki güğümden , tencereden..
        Camda şekiller , adamlar ,harfler yapardık..
        Camın içinde otururduk..Akşam karanlığı çökmek üzere olurdu..Oyunlar oynardık..Akşamın gelmesini kovalamaya çalışırdık..Akşam ve karanlıkla gelen korkularımız geciksin isterdik birbirimize söylemeden..
        Yağmurları ,cama vuran damlalarının arasından dışarıyı görmeğe çalışırdık..Şimşekten, gök gürültüsünden , her türlü gece sesinden ,tıkırtılardan ayak seslerinden ,biraz yüksek sesle konuşularak yürünen sokak sohbetlerinin seslerinden ,tedirgin olur korkardık..
        Çoğu zaman üç kişilik yalnızlığımız vardı..Üçümüzü üst üste koysan yarım adam etmezdik.. Zekamız bize savunma için ışıklar yakardı..Çamaşır sopalarımız ,elektirik süpürgesi borularımız , penselerimiz ,oklarımız ,yaylarımız ,mızraklarımız ,toplarımız ,gazoz kapaklarından bozuk ağlayan bebek içlerinden ,şıngırdayan herşeyden ,ceviz ve fındık kabuklarından yapılmış tuzaklarımız , ağlamaya ve gözyaşlarına karşı göğüslerimiz vardı..
        Çoğu sabah edilirdi sinilmiş yorgan altlarında.. Sessiz planlar anlatılırdı olmayacak fısıltıyla..
         Elektirik kesilirdi en olmadık en savunmasız en boşluklu anımızda...
         Hemen mumlar aranırdı..Çığlıklar susturulur ..Mumun başına , yakınına geçilir karanlığa meydan okurcasına el yanmama oyunları oynanır..Mum ışığından duvara şekiller yapılır .. O şekillerin sesleri çıkartılırdı..Bazılarından korkulurdu..O şekil bir daha yapılmazdı...
        Yalnızlığımızın çoğunu uğurladık..Biz bize kaldık..
        Havalar soğudu ...Bulutların içinde ,üstünde siyah torbalar ..
        Göz altlarımıza inmiş..
       
         

Kel bisikleti: Yine yeniden

Kel bisikleti: Yine yeniden :  Güneşin bol göründüğü günler geliyor yavaş yavaş. Işığın bollaşması biraz da senin ışıkla birlikte oluşun. Ne...