6 Kasım 2019 Çarşamba

kısa öz


Kısa öz. 
Yağmuru bekleyen çöller çöl insanları gibi ruhun susuz kalması bir beklentiye kilitlenmesi. Zor hem de öylesine zor. Fakat larla ama larla işin olmayınca. Kalemlerle kağıtlarla olacak anlatılacak şey hiç değil.
Öyle de oluyor zaten anlatamıyorsun kalemin ucuna geldiği kadar kelimelerin cümlelerin boyunun yettiği dokunduğu yere kadar.   
Olmuyor mekan değiştiriyorsun güneşi bir sağına bir soluna alıyorsun denizi oturtuyorsun karşına anlat. Dinliyorsun dinliyor aynı sorular aynı cevaplar. Yoksunluğun diz boyu. Binlerce milyonlarca tarifi var hepsi senin kine uyuyor sende ki de hepsine.
Dilin sözün gözün bitip tıkandığı yerler.
Ve rüzgara dönüyorsun yüzünü o seni okşuyor sana dokunuyor. Kıymeti harbiyesi yok gelebilir anlatınca  ee ne var yahu işte kelimeler yetmiyor cümleler kısa kalıyor eften püften oluveriyor.
Deniz gülüyor haline eski şarkı da ki gibi. Eline kalbura konmuşçasına veriyor suyu. Biten bu kaçıncı göz yaşı hep yeniden. Anla işte. Epeydir kalemle bile kavgalı yürek. 
Gözlerime bak deniz doldur öyle kal.

Pişmiş tavuk...

       Akşam olmuş gibi ,kızartısı çoktan kaçmış karanlığın eli kulağında.Artık kalmayan asfaltın üzerinde yarı sürünen yarı tıkırdayan topuklu ayak sesleri önümde olurdu.. Karaltılı , bir eğilen , bükülen nereye gideceği belli olmayan, yola düşmeyen kaldırımda duramayan bir zikzaklara eşlik ederdim..
      Gidişinden bilirdim..Az sonra köşeyi döner..Eski ama hala diri gözüken o daracık merdivenli apartmanın  giriş basamaklarına elini dizine dayanak yapıp tırmanır , demir kapıyı anahtarıyla açıp girmekte zorlandığını soluğunun hırıltısı ve oflayıp poflamasından anlardım..
      O birinci katı bulduğunda ben kapıya ulaşmış olurdum..Anahtarı kapıya soktuğumda durup aşağıyı dinlerdi..Ayak sesleri kesilirdi bir süre..Demir kapı kapandığında ben merdiveni çıkmaya başlamış olduğum için tepemden beni tanıyarak ..
      O alkolden çatlamış güzel ama kart sesiyle :
      - İyi akşamlar derdi..
       Ben orada olduğunu yeni farketmiş gibi kafamı kaldırıp :
       -iyi akşamlar , diye gülümserdim..
       Merdivenleri daha hızlı çıkmak istiyor hareketlenip , merdivenin trabzanlarından kuvvet alarak tırmanmasını sürdürürdü.
       O dördüncü ,ben üçüncü kata aynı anda ulaşırdık..O anahtarını çantasında aranırken , ben içeri girmiş olurdum..
        Böyle bir tanışıklığımız vardı önceleri..
        Akşamların yalnızlığına acık ışık olsun diye çıktığım gecelerde onu Ulus un izbe , ışıksız     sokaklarının ucuz gazinolarının birinde görünce yadırgamıştım..Sonra orada çalıştığını anladım..Uğramaz oldum..
       Merdiven karşılaşmamızın birinde sohbeti koyulaştırınca anlatmıştı..
       Kimse duysun istemiyordu orada çalıştığını, beni de görmüştü..Evde alkolik bir kocası vardı..Yatalak diyordu etrafa  ama değildi..Alkolikti..Şişeleri taşıyor ,onu sızdırıyordu..
        -Çok gürültü eder hayvan , dedi.
        -Sen yoksun da evde pek duymuyorsun..Ortalığı yıkar , döker..Bu kaçıncı apartman taşındığımız..
       Ben duymuyorum dedim..Duyuyordum bazı akşamlar kırılanları, dökülenleri,yenen dayakları ..Yüzüne vurmak istemedim..
       Sohbetlerimiz merdiven aralığında koyulaşarak devam etti..
       Ağustos sonu bir gece yarısı yukarıdan gelen kavga sesleriyle okumakta olduğum kitabı bıraktım..Seslere biraz daha kulak verdim..Oldukça hareketli bir yarım saat sonunda sesler kesildi..
     Kulak verdiğim halde ufak ve sesiz ayak seslerinden başka bir şey duyamadım sabaha kadar..
   


     

Kel bisikleti: Yine yeniden

Kel bisikleti: Yine yeniden :  Güneşin bol göründüğü günler geliyor yavaş yavaş. Işığın bollaşması biraz da senin ışıkla birlikte oluşun. Ne...